Trabzonspor’un son dönemlerinde iz bırakan forvet oyuncuları kim desek iki isim gelir akıllara.
Alexander Sörloth ve Andreas Cornelius.
Ortak özellikleri; güçlü fizikleri, kafa topu hakimiyetleri ve golcü karakterleri.
Sörloth, Trabzonspor’un son haftalara kadar şampiyonluğu kovaladığı 2019-20 sezonunda 24 golle bireysel zirvesini yaptı. Ancak misyonunu tamamladığını düşünüp, 10 milyon euro bonservis bedeliyle gitti.
Ardından Cornelius. Trabzonspor’un 38 yıl sonra gelen “resmi” şampiyonluğunda “efsane” kadronun unutulmazları arasına girdi. Lakin o da ayrılığı kafasına koymuştu ve 6 milyon euro getirerek veda etti.
Sözü, “uzun boylu” forvet özelinde Onuachu’ya getireceğim. Nijeryalı golcünün bu sezon Trabzonspor’un en etkili silahı olacağı aşikar. Acı gerçek ise tek kuruş kazandırmayacağı.
Hesabı kim verecek?
İddialar vahim. Sabık teknik direktör Nenad Bjelica’nın, vatandaşı Bruno Petkoviç transferi uğruna Onuachu’nun bonservisinin alınmasına karşı çıktığı konuşuluyor. İyi de, kabul et satın alma opsiyonunu, ister kullan, ister vazgeç!
Hırvat çalıştırıcının kefil olduğu Orsic, Teklic, Benkovic ve Bakic’in sağladığı faydaya bakınca, kafa karışıyor ve şu soruluyor; “Onuachu transferine kim çomak soktu?”
Yönetim, şimdilerde Nijeryalı oyuncunun 15 milyon euroyu aşan bonservisi için nabız yokluyormuş. Olmazsa, kontratını bir sezon daha uzatmak istiyormuş. Çok zor.
Düşünebiliyor musunuz? Trabzonspor gibi büyük bir kulüp, binbir güçlükle bulduğu golcülerden iki sezon peşi sıra yararlanamıyor. Her defasında yeni bir arayış ve bilinmezlik.
Sonra istikrar ve sürdürülebilir başarıdan söz ediliyor.
Evet, günümüzde futbol hesap kitap işi lakin; “teknik adam- menajer” kumpaslarını da sezme yeteneği gerekiyor.
Hayıflanmak için geç ama, keşke sezon başında doğru teknik direktör ile isabetli transferler yapılabilse idi diye, düşünüyor insan!
Yabancı MHK başkanına evet!
Sezonun üçte biri bitti, hakemler ve Merkez Hakem Kurulu’ndan şikayetçi olmayan kulüp kalmadı.
40 yıla yakındır hakem camiasını tanırım. Bu kadar kötü idare edildiğine çok az tanıklık ettim.
Başkan Ahmet İbanoğlu’nun kişiliğine sözüm yok. Ancak ilk günden beri inisiyatif kullanamadı.
Camia acımasız ve çıkar odaklı. Herkesin tek amacı var; “sözüm geçsin, borum ötsün.” Buna medyadaki bazı kalemler dahil.
Ortaya adı atılan başkan adayları mı? Amaç erkenden yıpratmak ve elenmelerini sağlamak.
Hakemliğe yurt içinde ve dışında büyük mesai harcamış, işin emekçilerinden Serdar Akçer sosyal medya hesabından paylaştı; “MHK başkanı İspanyol Antonio Mateu Lahoz olsun.”
Hep karşı çıktım ama artık destekliyorum. Türkiye’de MHK başkanlarının ortalama ömrü bir yıl bile değil.
Getirelim kimsenin söz geçiremeyeceği gerçek bir profesyoneli, neler yapabileceğini görelim.
Homurdanıp bana kızanlar olabilir.
Kusura bakmasınlar da; bir-iki isim hariç, dayatmalara direnen kaç kişi (baştan teslim edilen boş dilekçeler hariç) istifasını verebildi? Kimseyi beğenmezken, biraz da kendinizi sorgulayın.
Evet tekrar ediyorum, MHK başkanı geçici bir süreyle, Akdeniz iklimini solumuş, kariyeri kabul görmüş eski bir yabancı hakem olmalı!
Siz ne dersiniz, TFF başkanı sayın Mehmet Büyükekşi?
Arda Turan kime kafa tutuyor?
Futbolculuğu döneminde vukuatları ile konuşulan Arda Turan, antrenörlük serüvenine de kural tanımaz tavırlarıyla devam ediyor.
1. lig ekiplerinden Eyüpspor’u çalıştıran Arda, 12 haftada 5 kez aynı eylemden dolayı disiplin kuruluna sevk edildi ve para cezası aldı. Suçu, akreditasyon kartını görünür biçimde takmamak.
Hadi bir-iki olur da; bunu beş kere tekrarlarsanız, tuhaf bir durum var demektir.
Arda, Futbol Federasyonu’na “kurallarınız bana sökmez” diye meydan okuyor adeta.
Aslında gelinen nokta ilginç. Günlerce çalışıp talimat çıkarıyorsunuz da, uymayanlara ne yapıyorsunuz?
Adam sadece kartını değil, talimatı da takmıyor. Eylemi 20 defa tekrarlasa, lisansını mı iptal edeceksiniz, çalışmasını mı engelleyeceksiniz?
Şimdilik tek çözüm Eyüpspor kulübünün kesilen cezaları Arda’nın maaşından mahsup etmesi.
Belki canı yanar da kartını boynunda görürüz Arda’nın!